Kayıt Ol
Şifremi Unuttum
Sevgili Erin, sanat yolculuğunuzda sizi en çok etkileyen ve şekillendiren deneyimler nelerdi? Öncelikle selamlar. Sanatsal pratiklerin ifade bulduğu ve bu ifadelerin izleyicileri derin hikayelere taşıdığı, benim için adeta mitolojik bir yolculuğun en zarif anlarından birinden sizlere selam vermek istiyorum. Yazarken arka planda Hakon Kornstad – Petrus'un nağmeleri bakır tonlar ile havalanıyor etrafımda. İsmi “ Rüya Ev “ olan yaşam/üretim alanımda sakince hafif ılımış kahvemden minik bir yudum alıyorum. Kahveyle karışık oud kokuyor büyülü bir şekilde. Derinlemesine bir nefes ile çekiyorum içime kokuyu. İki gün önce yaptığım bir bardaktan içiyorum kahvemi. Maviler ve beyazlar hakim bardakta. Çiniyi çok sevdim. Biraz serin bir gün. Saçlarım nemli hala. Çok erken uyandım bu sabah. Güneş henüz doğmamıştı. Şu anım tam olarak bu şekilde ilerliyor. İlerlerken de bu anı yaşamama vesile olmuş her türden anıya, her türden çiçeğe ve dikene teşekkür ediyorum. En yakın deneyimlerden birini paylaşmak isterim. İzmir-Yonca Ev’ de artık yola çıkmaya hazır bir şekilde nereye-ne zaman ilerleyeceğimi kestiremediğim bir an içerisindeydim ve bir ev resmetmiştim. “ Buraya” demiştim içimden. Ne o yön belliydi, ne de zamanı. Üzerinden kısa bir süre geçti. Şimdi, neredeyse aynısı olan bir evin içinde resmediyorum yolculuğumu. Bundan bahsediyorum. Gülümsüyorum. Bazen dün, bazen yarın.. Hayatı deneyimlediğim zaman diliminin her zaman bir ”şimdi” olduğunu resim sanatı ile fark etmek muazzam bir his. Bu şöyle bir şey, nasıl anlatsam.. Sanki hayat, yaklaşıp yanağınızın kenarından minik bir öpücük alır gibi oluyor. Size de bu öpücüğün ardında bıraktığı gülümseme ile ilerlemek kalıyor.
Multidisipliner bir yaklaşımı tercih etmenizin ardında yatan temel motivasyon nedir ve farklı disiplinler arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz? Sanatsal yaratımı, bütünüyle bir varoluş biçimi olarak kabul ediyorum. İçimde yankılanan duygular bazen resimlerle ifade buluyor, bazen bir ginko ‘da zeytin gölgesinde yazdığım haiku'larla, bazen aniden doğaçlama bir performansla, bazen de saatlerce enstrüman çalarak şekilleniyor. Yazarken bambaşka bir akış.. Yazma süreçleri bazen günler alır. Bazen de sözcükler hemencecik akışırlar, bazen hemen çıkar, bazen içimde uzun süre bekleyen bir şeydir. Bu, bir nevi duygu keşfi gibidir. Duyarlılıkla, titizlikle ilerler araştırma. Orada olan ancak henüz tanımlanmamış bir duygu, zamanla harmanlanır ve tanımlı bir hal alır ve tekrar zamandan azad edilerek tanımsızlığına geri kavuşur, yeni bir hale dönüşür. Bu, izleyicinin veya dinleyicinin her seferinde yeni bir duyguyla karşılaşmasını sağlar. Disiplinler arası çalışma, farklı yöntemlere olan merakımı arttırdı. Merak da, belirsizlik anlarında benim için çok değerli bir rehberdir.
Başlangıçta da belirttiğim gibi, yaratıcılık, katı bir kural setinden ziyade, çocuksu merak ve keşif heyecanıyla atılan sürdürülebilir adımlarda yeşerir
Yaratıcılığınızı sürekli canlı tutmak için günlük hayatınızda uyguladığınız ritüeller veya alışkanlıklar var mı? Sabahları çok severim. Güneşin ilk ışıklarını. Bedenimle sevgi dolu bir disiplinle iletişim kuruyorum. Kesinlikle değişmeyecek katı bir rutine sahip olmak tercih ettiğim bir yaklaşım değil, rutinlerin olması zihni disipline etmek için muazzam bir aracı ama. Şimdi mental ve fiziksel kondisyonumun zirvede olduğu bir seneye yakın sürmüş bir dönemden bir günümü sizinle paylaşmak istiyorum.
Günüm güneşle başlıyor ve biraz sessizlik içinde kalıyorum. Bu anlar, şükran ve tefekkür anlarıdır. Bir bardak yeşil çay eşliğinde biraz yazı yazıyorum. Önemi yok ne yazdığımın. Elim akıyor. Mürekkep akıyor. Zihnim boşalıyor. Rahatlıyorum. Bedenim yeni yeni uyanıyor, kuşlar cıvıldamaya başlıyor. Yazılarımı bitirdikten sonra biraz okuma yapar, yaklaşık bir saat boyunca esneme pratiği yaparım. Bu pratik değişiklik gösterebilir, bazen vinyasa yoga, bazen qigong, bazen ise sadece yatakta uzanarak gerinirim. Ardından meditasyon geliyor. Zamanı yok. Çünkü zaman yok burada.
Bedenim uyandığında biraz yürüyüşe çıkıyorum. Bu yürüyüş, Lütfen beni davet ettiğinde başlıyor. Bu yürüyüşler benim için çok keyifli, Lütfen ile bağlarımızı güçlendiren en önemli günlük etkinliklerimden biri. Sonrasında eğer programımda koşu varsa Lütfen’i eve bırakıp koşuya çıkıyorum, en az 7 kilometre. En iyi koşum tek seferde 37 kilometreydi. Eve döndüğümde diğer kas gruplarımı hareketlendirir ve uzun bir esneme yapıyorum, bu esneme aynı zamanda dinlenme anımdır. Ardından yıllardır alışkanlık haline getirdiğim soğuk duşumu alırım, yaz kış fark etmez. Soğuk duşun verdiği motivasyonun hiçbir şeyde bulunmadığını düşünüyorum, alıştıktan sonra bu durum değişmiyor. Sonrasında kişisel bakımımı yapar biraz kendimi şımartırım. Ardından sessizliğe devam ederim. Kahvaltımı hazırlarım. Henüz konuşmamışımdır. Telefonlar cevapsız beklerken kahvaltımı yaparım, bu esnada biraz müzik eşlik eder. Güneş varsa güneşlenirim, saçlarım güneşte kurur. Elektrikli ısıtıcıları sevmem.
Kahvaltı ile birlikte günümün planlı işlerine odaklanırım, telefon görüşmeleri yapar, işlerimi düzenlerim. Eğer bir resim satışı varsa, titizlikle paketler, kargoya hazırlarım. Kısacası resme daldığımda ardımda hiçbir iş bırakmamış olmak için ne varsa, ne hatırlıyorsam yaparım. Ardından en az 4 saat resim pratiği. Minik molalarla. Bazen sadece fırçaları temizlerim, bazen asarım kumaşı ve astarlarım. Bazen önceki günün kaldığı yerden devam ederim. Bazen ise resimleri düzenlerim. Resme dair bir şeylere dalıp, zamanın akışını bir defa daha unuturum. Zamanı unutmayı severim. Her anda sonsuzluk hissini verir. An yaşamla doludur benim için.
Sonrasında uzun bir mola alırım, tütün hazırlar bir bardak çay veya şarap eşliğinde içerek resmi izlerim. Biraz dans eder, biraz telefonla konuşur, biraz daha sessizliğin tadını çıkarırım. Ardından tekrar çalışmaya dönerim, resimle birlikte bu defa belki bir ekmek mayalarım. Katalog incelerim, internet üzerinde sörf yaparım, yapılması gereken hatırlatmalar varsa onları nasıl yapacağımı düşünürüm. Sosyal medyada kaybolabilirim. Belki bir şeyler atıştırırım. Bilemiyorum. Resim yapmak zaman alır, kururken neler olacağını bilemezsiniz. Resim kururken neleri suladığınız önemlidir ama.
Hava kararır, ışık azalır, Lütfen ile akşam yürüyüşündeyiz. Ağaçlar arasında, güneşe doğru dalıyoruz. Fotoğraflar çekiyorum, adımlarımla nefes alıyorum, Lütfen’le oynarım, biraz sessizliğin tadını çıkarırım. Gün batışını izlerim. Güneşe methiyeler düzerek…
Eve dönüp yemeğimi hazırlarım, yedikten sonra biraz daha çalışır, biraz daha şarap içer mest olurum, tüm günü toparlayıp, biraz okuma yaparak uykuya dalarım.
Böyle bir disiplinle çalıştığım bir dönem oldu. Şimdilerde daha geniş alanlara ve esnekliklere sahip tamamen farklı bir rutindeyim. Bazı şeyler hala devam ediyor örneğin soğuk duş, ve bu süreci hatırlamak , paylaşmak keyiflendirdi beni. Umarım ilham verir. Şahsen çok faydasını gördüm.
Yaratıcı sürecinizde esin kaynaklarınızı nasıl belirliyor ve bu ilhamları eserlerinize nasıl yansıtıyorsunuz? “İnsan olmak” konusunu ve tüm insani halleri bu konu paydasında izlemek asıl ilgi alanım. Bence figürlerimdeki çocuk çizgisi arayışı da bozulmalar da bu yüzden oluyor zaten. Çocuk çizgisi çok heyecan veriyor bana. Saf. Tutkulu. Hiçbir duygusu henüz bastırılmamış çizgiler. İçimdeki çocuğu arayışım da, buluşum da böyle beliriyor resimlerimde. Müzikte an’da ne geliyorsa onun peşinden gitmeyi severim. Bazen saatlerce tek bir armoniyi döndürdüğüm olur. Bir şeyler vardır içinde o melodinin, açığa çıkmayı bekleyen. Sabırla beklerim o şeylerin ışıltısını. Fotoğraflarım sahne arkası fotoğrafları gibiler. Işıltıların sahne arkası. “Oradaydım” demenin farklı bir hali. Oradayken figürlerin kendilik hallerini yakalamayı, o an içerisindeki yoğun duyguya eriştiysem, o duygunun çıplak ifadesinin peşinden koşmayı severim. Ora diye bahsettiğim yer bir partinin ışıltılı dans pisti de olabilir, terk edilmiş bir kasabadaki bir ağaç gölgesi de olabilir. Duruma göre değişir. Sabit olan ne var ki zaten ? Bahsettiğim şey şöyle özletlenebilir aslında, nasıl bir halden geçiyorsam, o hali ifade etme uğraşı, hali anlamak için farklı bakış açılarına olanak tanıyor. Kişisel bir şey biraz.. Ama insan türünün bir parçası olarak kolektif bir ifade tabi.
Sanatınızda sıkça işlediğiniz temalar ve bu temaların sizin için kişisel anlamları nelerdir? İnsan olma hali. Kısacık ve basitçe bu.
Sanatınız ve yaratıcılığınız, ev dekorasyonu stilinizi nasıl şekillendiriyor? Renkli resimlerim var. Renkli bir ruhum. E dolayısıyla da yaşam alanım rengarenk oluyor bu sayede. Henüz kendi alanımı inşa etme sürecini yaşamadığımdan dream home’um ancak tasarım olarak mevcut. Ancak içerisinde gerçekten potansiyelimi gerçekleştiriyorum dediğim “ the home “ gerçekleştiği anda sizi oraya davet etmek ve süreci paylaşarak alanımı tanıttmayı çok isterim.
Gelecek projelerinizde keşfetmeyi düşündüğünüz yeni alanlar veya teknikler var mı? Şu sıralar hem çini tekniğini öğreniyor hem de tek perdelik interaktif bir sahne gösterisi üzerinde çalışıyorum. Sahne sürecinde dijital görüntü işleme ve oluşturma teknolojilerinden yararlanarak ilerleyeceğim. Dijital olasılıklar sonsuz. Düşündükçe kalbimi hızlandırıyor.
Genç sanatçılara verebileceğiniz en değerli tavsiye nedir? Tavsiye vermek.. Estağfurullah.. Ancak kendime hatırlatmayı elzem bulduğum birkaç cümle ile bitirmek isterim söyleşimizi; Hayal edebildiğin heeeer şeyin gerçekleşme potansiyeli var. Ne kadar imkansız göründüğü ya da basit olduğunun ise hiç mi hiç önemi yok. Hayal ediliyor olması önemli. Hayal etmekten asla ama asla vaz geçme. Belki de hayallerin tüm dünyayı değiştirecek.. Kim bilir. Ayrıca, değerinizi bir başkası değil, hayalleriniz belirlesin. Çok teşekkür ederim. Love you Fiori.